29 Ağustos 2009 Cumartesi

GEMINI (İKİZLER) Takımyıldızının Mitolojik Öyküsü

0 yorum











“DİOSKUROİ” Zeus’un Delikanlıları anlamına gelir. Bu isim Leda’nın oğulları Kastor ve Pollydueskes’e (veya Polluks) verilen addır.


Olympos’un Ulu Tanrısı Zeus bir gece Taygetes dağının vahşi tepesine iner. Gece çok karanlıktır. Yüksek dağın sessizliğini bozacak hiçbir gürültü yoktur. Zeus neden tanrıların dağını terk edip, yeryüzüne inmişti? Elbette bunun bir nedeni olacaktı! O gönül verdiği güzel bir kızı elde etmek için, yakışıklı bir kuğu olup, yeryüzüne inmiştir. Gerçekte o Olympos’u terkettiği gece, Aetolia kralının kızı Leda, ölü bir kraliçe gibi uyuyormuş.


İlahi kuğu kanatlarını birbirine çarparak etrafına güzel kokular yaydığında, Leda birden bire sıçrayarak uyanır. Yanında parlak beyaz tüyleri olan bu ilahi kuş, uzun boynuyla yüzünü okşamaktaymış. Kuğu kuşu ona “hiç birşeyden korkma” der. “Ben aydınlıklar tanrısıyım, istiyorum ki sen, biri diğerinin benzeri olacak iki meşhur çocuğun anası olasın. Onlar ay ve güneş gibi birbirlerini takip ederek yaşayacaklar. Birinin adı Kastor, diğerininki Polluks olacak. Onlar ölüm acısını hafifleterek insanlara iyilik edecekler. Acı içinde çırpınan ve can vermek üzere olan gemicilerin yardımına koşan tanrılar olacaklar. Gerçekten kudurmuş fırtınalar, denizin üzerine atıldıkları ve gemicilerin şaşırmış halde gemilerinin başında onlara yalvararak, onlardan yardım istedikleri zaman; hızlı kanat çırpışlarıyla gökleri yararak, senin iki oğlun bulutların içinde görünecekler. Zincirlerinden boşlanmış, azgın rüzgarların soluklarını kesecekler, dalgaların gürültülerini azaltacaklar. Gemiyi sapa sağlam limana ulaştıracaklar” diye fısıldar.

Kainatın sahibi ve buyrukçusu işte böyle buyurur. Dokuz ay sonra Leda, ormanların içinde bir yumurta yumurtladı. Yumurtadan birbirine tamamen benzeyen iki çocuk çıktı. Onlar yumurtadan çıkar çıkmaz, parlak bir yıldız başlarından aşağı nur döker. Sonra ikisi de aynı ata binerek ve ellerinde mızraklarla dörtnala uzaklaşırlar. Dioskur’ların annesi Leda’nın babası üstüne yazılan kaynaklar birbirini tutmaz. Genellikle Aitolia (Yunanistan’da bir bölge, Akheloos) Kralı Thestios’un kızı olarak kabul edilir.

Lakedaimon’dan (Yunanistan’daki Sparta şehri) kovulan Tyndareos, Aitolia’ya sığınınca Thestios ona kızı Leda’yı verir.Tyndareos, Herakles’in yardımıyla daha önce kovulduğu Lakedaimon (Sparta) tahtını ele geçirir ve Leda ile oraya yerleşir. Leda’nın aslında dört çocuğu vardır. Tanrı Zeus’tan olan Kastor ve Polluks; kocası Tyndareos’tan olan Helene ve Klytaimestra’dır. Leda’nın çocuklarının kimden olduğuna dair çok farklı masallar vardır. Bir başka masalda, Kastor ve Helene’nin Zeus’un çocukları olduğu söylenir.

Başka bir masala göre, tanrısal yumurtayı yumurtlayan Leda değil, öç tanrısı Nemesis’tir. Zeus güzel gözlü Nemesis’e tutkundur. Ama öc tanrıçası Nemesis onu istemez. Tanrıların tanrısı Zeus’tan kurtulmak için şekilden şekile girmektedir. Taygetes dağlarındaki sazlıkta kaz şeklinde uyumaktayken tanrı Zeus ona kuğu kuşu şeklinde yanaşır. Nemesis’in yumurtladığı yumurtayı çobanlar bulup Leda’ya getirirler. Leda yumurtayı saklar. Bu yumurtadan yalnız Helene doğmuştur. Helene çok güzel kız olduğundan Leda, onu diğer çocuklarıyla birlikte kendi kızıymış gibi büyütmüştür.

Kastor ve Polluks birbirinden hiç ayrılmayan, anaları bir, babaları farklı kardeştirler. Troya savaşı öncesinde, Jason (İason) zamanında yaşamışlardır. Jason önderliğinde çıkılan Altın Post macerasına Argonaunt’larla katıldılar.

Daha sonra Sparta kraliçesi de olacak güzel Helene’nin Paris tarafından kaçırılması Troya savaşını başlatacaktır. Kastor, iri yapılı bir yarı at, yarı insandır. Aynı zamanda iyi bir dövüşçüdür.Öğrencilerinden biri de Herakles’tir. İkizler (Kastor ve Polluks) zamanlarını, yunan tanrılarının yapmaya alışkın oldukları gibi sığır ağıllarını basarak, genç kadınları kaçırarak geçirirlerdi.

Birgün kuzenlerinden İdas ve Kastor arasında tartışma çıkar. Bir sığır sürüsünün paylaşılması konusunda çıkan tartışmada İdas hileyle tüm sürüyü almak ister. Tartışmada İdas Kastor’u (ölümlü) öldürür. Kardeşinin ölümüne çok üzülen Polluks, babası Zeus’a kendisini de öldürmesi için yalvarır. Zeus Polluks’a acıyarak ömrünün yarısını Kastor’a verir. İki kardeş bu olaydan sonra hiç ayrılmazlar. Birgün Hades’te (yer altı dünyası ), birgün Olympos’ta otururlar.

Dioskurlar’ın (ikizler) , deniz tanrısı Poseidon’un buyruğu altında, tehlikede olan gemilerin ve gemicilerin yardımına koştuğuna inanılır.

22 Ağustos 2009 Cumartesi

TAURUS (BOĞA) Takımyıldızının Mitolojik Öyküsü

0 yorum





Taurus takımyıldızının öyküsü Suriye’li genç ve güzel bir kız olan Europa ile boğa arasında geçmektedir. Europe’nin parlak teni ve göz alıcı bakışları dillere destan olmuştur.

Gezmeyi, eğlenmeyi seven Europe sabahları erken kalkar ve hemen arkadaşlarını çağırırdı. Birlikte güllerin açıldığı, suların tatlı şırıltılar çıkararak aktığı bahçelere giderlerdi. Europa ve arkadaşları deniz kenarında bulunan bahçelerde çiçek toplarken, Zeus Europa’yı görür. Europa’nın parlak beyazlığı ve güzel gözleri Olympos’un baş tanrısının çok hoşuna gider.

Zeus hem karısı Hera’ya farkettirmemek hem de arzu ettiği utangaç Europa’yı ürkütmemek için bir boğa şekline girer. Kızların çiçek topladıkları bahçenin etrafında dolaşmaya başlar. Europa bu beyaz muhteşem hayvanı görür. Boğa için çiçeklerden bir taç yapar ve boğanın boynuzlarının çevresine takar. Bu uysal görünüşlü hayvanın üzerine biner, boğa aniden suya doğru ilerlemeye ve Girit’e doğru prensesi taşımaya başlar.

Girit adasına vardığında, Zeus kıymetli yükünü bir çınarın gölgesine yerleştirir. Zeus tanrı şeklini alarak kendisini Europa’ya tanıtır. Europa, Zeus’un kolları arasında uyur ve bütün dünya krallarının ilki ve en iyisi olan Girit kralı Minos bu sevgiden doğar. Bu mutlu birleşmenin yapıldığı yere gölge saldığı için o günden beri çınar ağacı yapraklarını hiç dökmez.

Ayrıca boğa, Zeus’un yaptığı pek çok aşk kaçamaklarından biri ile de ilgilidir. Burada boğa, Argos kralı İnachus’un kızı İo’yu temsil etmektedir. Zeus İo’ya aşık olduğundan eşi tanrıça Hera, Zeus’un bu ihanetinin bedelini genç kıza ödetmiş ve onu beyaz bir boğaya çevirmiştir.

Başka bir masala göre ise Hyades, bir Titan olan Atlas ile Trezene kralının kızı Aethra’nın kızlarıdır. Yunanlılar, evreni tanrıların yarattığına inanmazlardı. Onlara göre evren, tanrıları yaratmıştı. Tanrılardan önce yer ve gök vardı. Titanlar onların çocukları, tanrılar da torunlarıydı. Yaşlı tanrılar diye anılan Titanlar, çağlar boyu evreni ellerinde tutmuşlardır. Kronos oğlu Zeus, kendisini tahttan indirinceye kadar Titanları yönetmiştir. Hyades’in kendisinden büyük bir erkek kardeşi vardır ve onun adı da Hyas’tır. Hyas cesur ve usta bir avcıdır ama birgün bir aslan tarafından öldürülmüştür. Kardeşini çok seven Hyades onun ölümünden çok etkilenmiştir. Hyades'in dinmek bilmeyen acılarını gören tanrılar, bu kardeşlere merhamet ederek onları gökyüzüne yıldızlar arasına yerleştirirler.

Ronchi testi

0 yorum







Cilala işlemi tamamlandıktan sonra Biçimlendirmeye geçmek için bir takım testler uygulanıyor. Bunlardan şimdilik bildiklerim;
1. Ronchi testi
2. Foucault (bıçak kenarı) testi

Foucault testini henüz hiç uygulamadım.

Bu testler ile aynamızın parabol olup olmadığını ölçüyor, çıkan sonuçlara göre biçimlendirme işlemimize devam ediyoruz.


Aşağıda Ronchi testi ve gereken malzemeler için bir liste bulabilirsiniz.

Ben test için 133 LPI, 5,33 lines/mm olan film çıktısı kullandım. Şu an çok az miktarda kenar dönüklüğü mevcut ve aynamın ortası mikron düzeyinde biraz yüksek. Yüksekliği gidermek için W hareketi yaptım yarım saat boyunca ve yükseklik bir miktar azaldı. Biraz daha yapacağım. Kenar dönüklüğü için ise 4 tur merkez ile kenar ortasına bastırarak biçimlendirme işlemi uyguladım lakin bunun faydasını henüz göremedim.

Sonuç: Biçimlendirmeye devam.... :)

Ronchi testi ile neleri görmeyi bekleyebiliriz?

Öncelikle aynanın tüm yüzeyinin (özellikle kenarların) cilalanıp cilalanmadığını ve bu cilanın kalitesini görebiliriz. Yeterince cilalanmamış kısımlar test sırasında daha ‘donuk’ görünecektir. Aynı şekilde ayna yüzeyine elimizle dokunmuşsak, elimizdeki kir ve yağlar (eğer varsa) çok belirgin şekilde görünecektir.

Bundan başka astigmatizma (aynanın üzerinden alınan farklı kesitlerin birbirlerinden farklı eğrilik yarıçaplarına sahip olması kusuru. Örneğin bir yemek kaşığı astigmat iken bilardo topu değildir) Eğer aynada astigmatizma var ise, bu kusurun cilalamanın hemen başında görülerek düzeltilmesi gerekir. Bunun için de (genellikle) 220 grit tanecik büyüklüğündeki aşındırıcıya kadar geri dönmek gerekebilir ama astigmatizmanın derecesine göre her zaman sonuç alınamayabilir. Eğer Ronchi testi sırasında astigmatizmayı gösteren bir şekil (bandların spiral formu alıyormuşçasına burkulması) görüyorsanız ve aynayı döndürmenize karşın bu belirtiler ayna ile birlikte dönüyorsa, aynada kesin olarak astigmatizma olduğu söylenebilir, tersi durumda, ayna döndürüldüğünde astigmatizma deseni dönmüyorsa bu durumda sorun test düzeneğinizde (ayna tutucusunun aynayı sıkması vbg.) olduğuna karar verebilirsiniz.

Yeterince rasgele döndürülmemiş ayna ve aşındırma aleti ile yapılan aşındırmalarda veya alet ile cam arasında yeterince iyi temas olmadığı durumlarda oluşması kaçınılmaz olan bölgelenme (zoning) kusuru da Ronchi testinde görülebilir. Yüzeydeki düzgün küresel biçimi bozan her türlü tepe ve çukur ayna üzerinde göreceğiniz Ronchi bandlarını gayet kolay anlaşılır şekilde eğip bükecektir. Ronchi bandları, küresel bir ayna söz konusu olduğunda gayet düzgün ve aralarındaki aydınlık / karanlık sınırları kesin şeritler halinde görünürken, bölgelenme olan yüzeyler, bu düzgün bantları kesintiye uğratacaktır.

Bir diğer kolay farkedileblecek yüzey kusuru da TDE – 'Turned Down Edge' (aşağı dönük kenar) adı verilen yüzey kusurudur. Aynanın en dış 5 – 10 mm lik kısmının, cilalama sırasında yumuşak ya da uygun şekilde pahlanmamış lap, gereğinden fazla genliğe sahip aşındırma hareketleri vbg. Nedeniyle daha uzun bir odak uzunluğuna sahip olması şeklinde açıklanabilir. TDE, Ronchi bandlarının kenarlarda ani bir şekilde bükülme ile kendini belli eder. Eğer TDE aynanın çok ufak bir kısmında görülüyorsa, bandlar çok ani bir şekilde kıvrılırlar, eğer daha geniş bir alanı etkiliyorsa, bu sefer de daha yumuşak bir kıvrım gösterirler.

Yüzey kabalığı: Ayna yüzeyinin kalitesi, Ronchi testi sırasında çok açık olarak görülecektir. İyi kalite aşındırıcılarla yumuşak ve düzgün cilalanmış bir yüzeyde karşıtlık (kontrast) yüksek, bandlar arasında girişim ve ışık saçılması görülmezken, iyi cilalanmamış yüzeyler Ronchi testinde düşük karşıtlıkta ve bandlar arasında girişim gösterirler.

Aynanın yüzey biçimi: Bir Ronchi simulasyonu yazılımı yardımıyla, belirli bir çap ve odak oranına sahip aynada, ışık kaynağı ve ekran ile, ayna arasındaki uzaklığa bağlı olarak Ronchi bandlarının nasıl görünmesi gerektiğine bakıp, bu teorik görüntüleri test görüntüleri ile karşılaştırmak ve sonuçta da istenilen yüzey biçimine ulaşmaya çalışmak mümkün olabilir.


Ronchi testine başlangıç için gerekenler


Öncelikle bir test cihazı ve bu cihazda kullanılabilecek uygun ekranlar (ronchi gratings) bulmanız gerekli. İyi kalitede ekranları mutlaka satın almanız gerekir. Örneğin, soda kireç camı üzerine krom ızgaralarla üretilmiş 2 x 2 “ (5 cm x 5 cm) ölçüsündeki 150 çizgi / inch (~ 2.5 çizgi / mm) lik ekranları $ 63.- civarında satın alabilirsiniz.


Daha ucuza kaçmak isteyecekler için bir diğer seçenek de yüksek çözünürlükte bir film çıkış ünitesi kullanarak, ekranları Adobe Freehand gibi bir uygulamada çizerek basmak. Film çıkış üniteleri 3657 DPI (Inç Başına Nokta) çözünürlükte ve A4 boyut için uygun fiyatta çıktı sağlayabiliyorlar. Aşağıda görülen örnekte de Freehand uygulamasında hazırlanmış ve film çıktısı alınarak üretilmiştir ve pahalı eşdeğerleri kadar olmasa da yeterli kalitededir.

Kaynak: ATM Turk

21 Ağustos 2009 Cuma

demek hep stajyer uzaylılar yüzündenmiş!

0 yorum
Bazı sabahlar sersem gibi uyanıyorum. Demek hep bu Stajyer zuzaylılar yüzündenmiş :)

16 Ağustos 2009 Pazar

Cilalama

0 yorum

Cilalama_Polishing
by NurcanOrtugenGok



Cilalama işlemini de 6,5 saat süren bir çalışma sonucu tamamlamış bulunmaktayım. Oyuklarımdan kurtuldum. Seryum oksidi çok az miktarda kullandım. İleri geri hareket yapmakta zorlandığımda su serperek çalışmaya devam ettim.
Bundan sonrası Ronchi test sonuçlarına göre yapılacak olan Biçimlendirme çalışması olacak.

15 Ağustos 2009 Cumartesi

ARIES (KOÇ) Takımyıldızının Mitolojik Öyküsü

0 yorum





Koç takımyıldızı, Yunan mitolojisinde geçen “Jason ve Altın Post Peşinde” adlı ünlü bir hikaye ile bağlantılıdır. Hikaye parçalanmış bir ailenin mutsuz çocukları ile başlar.


Phrixus ve kız kardeşi Helle, Boeotia kralı Athamas ve eşi Nephele’nin çocuklarıdır. Bulutu simgeleyen varlık olarak Nephele’nin adı, İksion masalında geçer. İksion, Zeus’un karısı Hera’ya aşıktır. Muradına ermemesi için Zeus, Hera biçiminde bir bulut yaratır. Ve İksion’un onunla birleşmesini sağlar. Bu bulut kadın ( Nephele ) Kentaur’ların anası olur. Aristophanes’in “Nephelai” (Bulutlar) adlı komedyasında bulutlar birer kadın olarak simgelenmiştir. Oyunda Sokrates ve diğer filozoflarla alay eder. Aristophanes belki de halk masallarından ve onlardan alınmış motiflerden etkilenmiştir.
Ne var ki bu aile kraliçenin ölümüyle sarsılır. Daha sonra kral Athamas, Thebe kralı Cadmus’un kızı Ino ile ikinci evliliğini yapar. Bazı kaynaklarda Nephele ölmemiştir. Athamas, Nephele’yi Ino ile aldatmıştır). Ancak Ino çocuklara tahammül edemez ve onlara bir tuzak kurar.

Önce Boeotia tarlalarına zararlı bir madde dökerek ürünlerin zarar görmesini sağlar. Kral ürünlerin zarar görmesinin nedenini ve ürünlerin nasıl kurtulacağını tanrılara sordurmak üzere baş danışmanlarını Delphi’ye yollar. Bu arada kraliçe Ino danışmanlara rüşvet vererek ‘çocukların kurban edilmesi’ yanıtını krala götürmesini sağlar. Kral çocukları kurban etme konusunda tereddüde düşer. Ama Ino burada tekrar devreye girer ve yerel rahiplere de rüşvet verir. Tüm rahipler çocukların kurban edilmesi konusunda ısrar etmeye başlar.
Kral çocuklarını kurban etmek için yakınlarda bulunan bir dağa götürür. Bu arada olan biten her şeyi öz anneleri Nephele cennetten seyretmektedir. Tanrılardan (Bazı hikayelerde bu tanrının Hermes olduğu anlatılmaktadır) çocuklarını koruması için altın bir post yollamalarını diler. Kral tam çocuklarını kurban etmeye hazırlanırken “Altın Postlu Koç” (Aries) çocukları almaya gelir. Çocuklar koçun sırtına binerler. Koç onları uçarak Asya’ya doğru götürür. Ne yazık ki bugünkü Çanakkale boğazı üzerinde küçük Helle dengesini kaybedip, koçun üzerinden aşağı düşer. Bu yüzden, Yunan mitolojisinde Çanakkale boğazına ‘Hellespont’ denir. Bazı hikayelerde Helle boğaza düştükten sonra, deniz tanrısı Poseidon tarafından kurtarıldığı, Poseidon’un Helle’yi sevdiği ve onunla birleşerek üç çocuk annesi yaptığı anlatılır.

Phrixus, herşeye rağmen yoluna devam eder. Koç onu Caucausus dağlarında Colchis (Kuzeydoğu Karadeniz bölgesi, Gürcistan) denen yere bırakır. Phrixus minnettarlığını göstermek için koçu Zeus’a kurban eder. Koçun altın postunu kutsal meşe ağacına asar. Altın Post, ağacı saran ve hiç uyumayan dev bir yılan tarafından (Serpent) korunur. Bu nedenle Zeus Koç’u gökyüzüne çıkarmıştır. Öykü aşağıdaki şekilde devam etmektedir.

Zeus’a kurban edilen koçun postunun, Phriuxus tarafından Colchis kralı Aietes’e verildiği de rivayet edilir. Kral Aietes bu eşsiz postu savaş tanrısı Ares’e adanan bir korulukta saklar.

Hikayenin bu kısmında kendilerine ‘Argonaunt’lar’ diyen ve altın postu arayan bir grup cesur, güçlü denizci ile liderleri Jason (İason) devreye girer. Çağının en büyük destansal masallarından biri olan Argonaunt’lar masalını bize tüm olarak Rodos’lu Apollonios anlatır. İ.Ö.3. yüzyılda yaşayan Apollonios ünlü bir mitos yazarıdır. Adı “hızlı” anlamına gelen Argo gemisi Karadeniz’in Colchis (Gürcistan) ülkesinde Altın Postu aramaya giden kahramanlar için yapılmış ellibeş kürekli bir gemiymiş. Gemi, Argos denilen bir usta tarafından yapılmış. Mitos yazarlarının sefere katılanlar üzerine verdikleri listeler birbirini tutmamaktadır. Ama katıldığı konusunda görüş birliği sağlanabilen en ünlü kahramanlar; Jason, gemici ustası Argos, ozan Orpheus, Dioskur’lar Kastor ve Polluks, Herakles, Boreas’ın oğulları Kalais’le Zetes‘tir. Seferin nedeni ilginçtir. İolkos kralı Aison tahtını üvey kardeşi Pelias’a kaptırır. Aison’un oğlu Jason delikanlılık çağına gelince Pelias’ın karşısına çıkıp tahtı geri ister. Pelias ondan kurtulmak için önce Colchis’e gidip, Phrixus’un orada bıraktığı altın postu getirmesini buyurur. Jason bu sefere çıkmak zorunda kalır. Yunanistan’da ne kadar gözü pek, atılgan, yiğit varsa hepsini toplar. Zeus’un kızı bilge tanrıça Athena’nın yardımıyla büyük usta Argos’a bir gemi yaptırdıktan sonra, yola çıkarlar.

Yolculuk sırasında meydana gelen (konu bütünlüğü açısından burada ayrıntıya girilmesi uygun değildir) birçok olaydan sonra Argonaunt’lar, altın postu geri istemek için kral Aietes’in karşısına çıkarlar. O sırada kralın kızı Medeia, Jason’u görür. Delicesine bir aşkla ona tutulur. Güçlü bir büyücü olan Medeia bundan böyle Argonaunt’ların ve Jason’un bütün işlerini eline alır. Kral Aietes görünüşte altın postu vermeye razıdır. Ama önce Jason’un bir ejderi öldürmesini, ateş püsküren tunç ayaklı iki boğayı boyunduruğa koşmasını ister. İstekleri bu kadarla kalmaz. Boyunduruğa koştuğu iki boğa ile ejderin dişlerini toprağa dikmesini de şart koşar. Jason ister istemez bu koşulları kabul eder. Büyücü prenses Medeia, Jason’a kendisini eş olarak alması halinde yardımcı olacağını söyler. Sonra yiğit Jason’a büyülü bir merhem hazırlar. Ve “-Bu merhemi süren bedene silah işlemez, gün boyunca ne yaralanır ne de ölür. Ejderha’nın dişlerini toprağa ektikten sonra topraktan silahlı adamlar çıkacak, bu adamların aralarına bir taş attığı takdirde kendi aralarında kavgaya tutuşacaklar ve birbirlerini öldüreceklerdir” şeklinde tavsiyede bulunur.

Herşey Medeia’nın dediği gibi olur. Jason boğaları boyunduruğa sokmayı, ejderin dişlerini tarlaya ekip, topraktan çıkan silahlı adamları birbirlerine öldürtmeyi başarır. Ne var ki Aietes, yine de altın postu vermeye razı olmaz. Argo gemisini yakmaya ve Argonaunt’ları öldürmeye kalkışır. Ama Jason’a aşık olan Medeia hızlı davranıp, Jason’la elele vererek altın postu Serpenten çalmayı başarır. Ve Argo gemisiyle yola çıkarlar. Medeia babasının kendilerine yetişememesi için korkunç bir plan yapmıştır; yanına aldığı küçük kardeşi Apsyrtos’u kesip ve parçalarını yol boyunca serperek uzaklaşırlar. Arkalarından gelen Aietes’le adamları Apsyrtos’un parçalarını toplamakla vakit kaybederler, bu yüzden Argonaunt’lara yetişemezler.

Jason ve Argonaunt’lar, altın postu amcası Pelias’a vermek üzere İolkos’a dönerler. Babası Asion’un öldüğü haberini alan Jason, amcası Pelias’ın da tahtı geri vermeye hiç yanaşmadığını görür. Burada Medeia’nın tüyler ürpertici bir oyunu yer almaktadır. Pelias’ın kızlarıyla arkadaşlık kuran büyücü Medeia, ihtiyarlamakta olan babalarını gençleştirmenin çaresini kendilerine öğreteceğini söyler. Ve örnek olması bakımından yaşlı bir koçu alıp keser. Kestiği koçu büyülü otlarla kaynayan bir kazana atıp, körpe bir kuzu çıktığını gösterir. Pelias’ın kızları büyücü Medeia’ya inanarak babalarını öldürüp kazana atarlar. Pelias’ın dirilmediğini görünce çılgına dönerler ve yurtlarından sürülürler. Jason ve Medeia bu suçu işledikten sonra Pelias’ın oğlu tarafından İolkos’tan kovulurlar.

14 Ağustos 2009 Cuma

her pazar Mitolojik Öykü dizisi başlıyor!

1 yorum

Merhabalar,

Takım yıldızları bizim Gökyüzündeki temel adreslerimiz. Onlardan yola çıkarak gökyüzünde dolaşmayı ve aradığım gökcisimlerini bulmayı çok seviyorum. Her bir takım yıldızının Mitolojik bir de öyküsü var. Bunlar gerçekten inanılmaz güzellikte hikayeler. Bu sebeple her Pazar günü bir takım yıldızının Mitolojik Öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim.
Söz konusu öykülerin kaynağını, T.C. Ankara Üniversitesi- Fen Fakültesi- Astronomi ve Uzay Bilimleri öğrencisi Yasemin Örs tarafından Prof. Dr. Ethem Derman danışmanlığında 2001 yılında hazırlanan tez oluşturuyor olacak.
Dünya’dan bakıldığında grup halinde görülen yıldızlar topluluğuna takımyıldız denir. Gruptaki yıldızlar birbirine sanal (düşsel) çizgilerle bağlanacak olursa, ortaya belirli şekiller çıkar. Eski astronomlar bu şekilleri efsanelerdeki belirli hayvanlara ve kahramanlara benzetmiş ve bunların tanrılarca gökyüzüne çıkarıldıklarına inanmışlardır. Takımyıldızların büyük bölümünü, eski Yunanlılar ve Romalılar adlandırmıştır, ama onlar da bu adları Babilliler’den almış olabilirler.
Kuzey ve güney yarımküreler dahil bütün gökyüzündeki toplam takımyıldız sayısı 88’dir. Herhangi bir gecede gökyüzüne bakıldığında bunlardan 40 kadarı görüş alanımızdadır.
Mitos söylenen ya da duyulan sözdür; masal, öykü, efsane anlamına gelir. Loji ise, ilk anlamı söz olmakla birlikte bilim anlamına gelir. O halde mitoloji efsane bilimi anlamına gelmektedir.
Mitoloji deyince, başta Yunan-Roma mitolojisi diye bir kavram akla gelir. Oysa bir öykünün Yunanca ya da Latince yazılmış olması, o öyküyü ne Yunan’a, ne de Roma’ya maleder. Söz konusu Akdeniz mitolojisidir ve anavatanı Anadolu’dur.
Mitolojinin doğuşunun anlaşılması için, insanoğlunun çok eski zamanlardaki yaşamına bakmak gerekir. İlkel insan da, tanımak ve bilmek gereksinimi içindedir. Doğa olaylarının nedenlerini, nereden gelip, nereye gittiğini, yaşamın ne olduğunu, ölümün sırrını bilmek istemektedir. İlkel insan bunlara bir açıklama bulmaya çalışır. Her şey onun için şaşırtıcı ve korkutucudur. Doğa olaylarının akılcı bir açıklamasını yapamaz. Bu yüzden evreni doğa üstü yaratıklarla doldurmak gerekir. Bu doğa üstü varlıkların yaşayışını, davranışlarını ve karakterlerini insanlarınkine benzetir. Fakat bunların insanlarla eş olmayan güçleri, yetenekleri, erdemleri ve kötülükleri olmalıdır. Bu tanrılar ortaya çıkarıldıktan sonra, bunlar hakkında çeşitli masallar uyduruldu ve mitoloji doğmuş oldu.
Bu pazar ilk olarak ARIES (KOÇ) Takımyıldızının mitolojik öyküsünü ele alıyor olacağım.
Umarım keyifle okuyacağınız bir yazı dizisi olur.
Sevgilerimle,

Cilalama

0 yorum

Cilalama işlemine başlamadan önce cilalama için kullanılacak olan Alet (tool) ile Ayna uyumunun sağlanması için Soğuk Bastırma işlemi yapıyoruz. Bunun için üzerine düz bir tahta koyup üzerine ağırlık koyabiliriz, mermer koyabiliriz... 5 dakikada birbirine iyice tutunup yapışmasın diye ağırlığı kaldırıp üst üste koyduğumuz Ayna ve Aleti ayırmamız gerekiyor. Ayna ve Alet'in arasında ise Seryum Oksit bulamacı yer alıyor.
Ayna / lap uyumunu, her ikisini üst üste bastırdıktan sonra, lap yüzeyindeki karelerin üzerindeki Seryum bulamacının koyuluk açıklık farklarından kolayca anlayabiliriz. Temasın daha az olduğu kareler, diğerlerinden daha beyaz renkte görüneceklerdir.
Lap gövdesi yapmını sırasında alçıyı dökerken, aynanın içbükey tarafını kullanmadığım için uyumu sağlamak için epey bir kuvvet uygulayarak bastırma işlemi yapmak zorunda kaldım. Optik reçinenin kalınlığı, lap gövdesinin ortalarında daha fazla olduğu için, lapın ortası kenarlarına göre daha yumuşak oldu ve bu da aynamın ortasının daha fazla aşınarak Ronchi bantlarında da görebildiğim hafif bir çukurluk olmasına yol açtı. Ya da ben öyle olabileceğini düşünüyorum.
Cilalama işlemine ara verdiğimiz zaman yeniden çalışmaya başlanmadan önce Soğuk Bastırma işlemini yapmakta fayda var.
12 ağustos tarihinde Cilalama işlemine başladım. Seryum oksit bulamacım oldukça koyu. Aynadaki oyukların yok olması için İYİ bir cilalama yöntemi ile en az 6 saat cila yapmam gerekecek. Şu ana kadar 5 saat çalıştım.
15 dakika MOT 15 dakika TOT olacak şekilde Normal Hareket ile yalnız bu sefer çok yavaş biçimde cilalama işlemini gerçekleştiriyorum. Bu sefer cila işleminde 1 saat boyunca hiç seryum oksit ilave etmiyorum. Sadece su sıkarak (atomizer) çalışmaya devam ediyorum. Uyum arttıkça bir ileri hareketi zaten istesem de hızlı bir biçimde gerçekleştiremiyorum.
Büyüteç ile baktığımda yüzeydeki oyukların giderek seyrelmeye başladığını görebiliyorum. Amacımız bütün bu oyukların yok olması. Bir kaç saat çalışma sonucu da ilk Ronchi Testlerime başlayacağım. Akabinde ise test sonuçlarına göre Biçimlendirme aşaması gelecek.


Cilalama Lapının Hazırlanması

0 yorum

Optik Reçine önce bir güzel kaynatılıyor. Tarifini başka sefer verebileceğim zira ben sağolsun Başar Titiz Hocamdan aldım. ATM Turk üyelerinden Sevgili Atila Tınkılıç hocamız bu reçineyi hazırlıyor.
Reçine, Aynanın içbükey tarafının üzerine konmuş Lap Kalıbının üzerine dökülüyor.



Çok az biraz bekledikten sonra Alet'in (Tool) reçineye iyi tutunması için tırtıkladığımız tarafına bastırılıyor ve soğumaya bırakılıyor.
Reçine iyice donduktan, kenardan taşan parçalar çıtır çıtır kırılır hale geldikten sonra, reçine ayna ve lap kalıbından ayrılıyor. Reçinelenmiş alet'imiz cilalamak için hazırdır efendim.

ince aşındırmanın tamamlanması

0 yorum

8 ağustos tarihinde çizilen aynamı kurtamıştık. 500, 800 ve 1200 WAO ile her birinde 1'er saat çalışarak nihayet ince aşındırma işlemini tamamladım. 1200 WAO'ya gelince koyu bir bulamaç hazırladım. Açıkçası yine uyumsuzluk olacak ve aynam çizilecek diye biraz endişe ederek TOT konumunda çalışmaya başladım. Lakin herhangi bir sorun ile karşılaşmadım ve İnce Aşındırma işlemini 11 ağustos itibari ile tamamlamış oldum.


Bundan sonraki aşama Cilalama...

12 Ağustos 2009 Çarşamba

feza maceRaları genel anket I

0 yorum
Sevgili okuyucularım,

Blogumun daha da zenginleşerek ilerlemesi adına sizlerden gelecek olan bilgiler doğrultusunda bir takım düzenlemeler, yenilikler yapmayı planlıyorum. Bu sebeple sadece 5 sorudan oluşan minik bir anket hazırladım.

Eğer değerli zamanınızı ayırıp cevaplayabilirseniz sonuçları derleyip Türkçe kaynak sıkıntısı çekilen Astronomi için çok daha zengin içerikli bir bloga doğru yola koyulacağım.

Anketimi cevapladığınız için şimdiden çok teşekkürler.

Anketi doldurmak için lütfen buraya tıklayınız

9 Ağustos 2009 Pazar

yıldızlar kayacak, haydi onlaRca dilek tutalım...

0 yorum



Perseus (Kahraman) Takım Yıldızı bölgesinde bulunan Göktaşı yağmuru başladı. Halk dilinde "yıldız kayması" olarak bilinen göktaşı yağmurunun en çok gözlemlenebileceği tarih ise 12 ağustos 2009. Bu tarihte gece yarısından sonra gözlerinizi kuzey-doğu ufkuna çevirirseniz bol miktarda Göktaşı Yağmuru yakalama ve dilek tutma şansınız olacak. Gerçekleşir mi orasını bilemem :)

Ay'ın o tarihteki konumundan ötürü gözlem yapma uygunluğu biraz olumsuz etkilenecek ama benden söylemesi; o tarihte şöyle bir gökyüzüne doğru başınızı çevirin...


Perseus, Yunan mitolojisindeki önemli kahramanlardan biridir. Herakles'in ataları arasında yeralan Argoslu bir kahramandır. Babası Zeus annesi ise Akrisios kızı Danae'dir. Perseus'un büyük babası Akrisios bir kahine gidip bir erkek çocuğunun olup olamayacağını sorar. Kahin ona kızı Danae'nin bir erkek çocuğu olacağını ve bu çocuğun onu öldüreceğini söyler. Korkuya kapılan ve kehanetin gerçekleşmesinden korkan Akrisios, yeraltına bronzdan bir oda yaptırarak kızını oraya hapseder. Zeus bronz odanın tavanıdaki bir yarıktan altın damlası şeklinde içerisi sızar ve genç kızla birlikte olur. Bu birleşmeden Perseus doğar.

8 Ağustos 2009 Cumartesi

ayNamı kurtardık!!!

0 yorum
07 Ağustos Tarihli yazımda 1200 WAO'da aynamı ellerimle çizmiş idim. 2 önemli sorumuz vardı...

SORU 1:Bu neden oldu?
SORU 2:Tekrar olmayacağını nereden biliyoruz?

CEVAP 1: 800 WAO ile 1200 WAO arasında epey fark var. Aslında ilk harekette ayna-alet uyumsuzluğunu hissetmiştim. Aslında benim aynam KÜRESEL değildi ve bunu 800 WAO dahil farkedemedim. 1200 WAO'ya geldiğimizde ortası daha çukur olan ayna bu işlemde kenarlardan aşınmaya daha doğrusu çizilmeye başladı. Aynamın küresel olmamasının nedeni ise bu videoya kaydettiğim Aşındırma hareketi. Yanlardan taşma miktarının çok daha az olması gerekiyor idi.

Aslında bu cevap dahi sadece bir TAHMİN. Uyumsuzluk olsa bunu 800 WAO'da da anlayabilirdim belki de. Anlamak için ihtiyaç olan tek birşey var. TECRÜBE!!!

1200 WAO'da aynamız çizilirse NE yapacağız, ne yaptık??? 320 SCG'ye geri döndük. Çizikler gidinceye kadar aşındırma işlemine devam ettik. Çizikler çok derin olmasa idi 500 WAO ile de giderebilirdik ama benimkinde yetmedi. Kısa bir süre 500 WAO ve akabinde 1200 WAO deneyerek tekrar çizilme ve ileri geri harekette takılma olup olmadığına olup olmadığına baktık. Her hangibir sorun yoktu.

Şimdi 500, 800 ve 1200 WAO'yu her biri 1 saat olmak üzere 3 saat daha çalışacağım. Akabinde cilalamaya geçeceğim.

7 Ağustos 2009 Cuma

demekki daha Cilalı Ayna Devri gelmemiş!!!

2 yorum







İnce Aşındırmaya Geri Dönmek!!!!

Dün bir saat 800 WAO çalıştım.

Cilalama için yarın lap dökeceğim. Bu nedenle 1200 WAO son ince aşındırma safhasını tamamlamadan önce ihtiyacım olan dişçi alçısından kalıbımı da döktüm, 15 dakika sonra şeridi açıp her iki tarafın kenarlarını da pahlayarak donmaya bıraktım. Bu sefer dişçi alçısını hazırlarken 1 kg alçıya 350 cc ılık su kullandım. Daha akıcı bir kıvamda idi ve dökme işlemi daha kolay oldu.

Alçı dona dursun ben ince aşındırma safhasını tamamlamak üzere hazırlıklarımı yapıp masanın başına geçtim.
  1. Çalışmaya başlamadan önce aynama baktım. Üzerinde parmak ucumla dokunduğum zaman hissedilmeyen ama gözle görülen çizikler vardı. Bunlar önemli değildi zira parmak ucu ile hissedilmeyen çizikler Cilalama sırasında yok olacaklardı.
  2. Çalışmaya başladım.
  3. MOT konumunda çalışmaya başladığımda sanki bu tool benim toolum değilmiş gibi bir hisse kapıldım. Zira o kadar çok takılma vardı ki her ileri geri harekette sanki günlerdir çalıştığım Tool sanki bu değildi.
  4. Buna rağmen 15 dk yavaş yavaş çalışmaya devam ettim.
  5. Lakin her harekette ince aşındırma yapmak yerine aynamı ellerimle carttt cartttttt diye çiziyormuşum gibi hissettim. İçim cızlaya cızlaya çalıştım.
  6. İçimden bir ses "dur devam etme" dedi ama durmadım.
  7. İlk 15 dakikayı tamamlayıp TOT konumuna geçtiğimde gördüğüm manzara karşısında "nurcancığım, içindeki sese güvenip durmazsan olacağı budur" dedim.
  8. 1200 griti elimle yüzeye yaymak ve aynaya dokunmak istedim. Gözle görmeyi bırakın parmaklarımı dokundurduğumda bile oldukça rahat hissedilebilen bariz çiziklerle tanıştım.
  9. Anında elimi ayağımı çektim. Aynam şu an 1200 gritle ıslanmış bir vaziyette masadan bana doğru bakıyor.

Aslında bu pek hoş oldu. Zira şimdi bu durumda ne yapmam gerektiğini öğrenmiş olacağım. Yine içimden bir ses İnce Aşındırma safhasına geri dönüp 5 saatlik bu aşamayı tekrar yapmam ve bu çizikleri yok etmem gerektiğini söylüyor. Başar Titiz Hoca ile irtibata geçtim, resimleri kendisine gönderdim ve ne yapmam gerektiğini öğreneceğim.

SORU 1:Bu neden oldu?

SORU 2:Tekrar olmayacağını nereden biliyoruz?

Nasıl bir yol izleyeceğimi ve bu soruların cevaplarını sonraki yazımda paylaşıyor olacağım....

5 Ağustos 2009 Çarşamba

320 ve 500 grit aşındırma & kalem testi

0 yorum






Bugün 1 saat boyunca 320 grit SCG ile aşındırma işlemine devam ettim. Yine 220 grit SCG'deki normal hareketi kullandım. 15 dakika MOT, 15 dakika TOT, 15 dakika MOT ve 15 dakika TOT olacak şekilde. Son olarak sagitta değerimi ölçtüm. 1.85. Bundan sonraki gritlerde ölçüm yapmaya gerek yok zira artık derinlik değişmeyecek.

500 grite geçmeden evvel küreselliği test etmek için Kalem Testi yapmak istedim. Kurşun kalem ile çap çizgisi boyunca tek bir çizgi çizdim. Aleti ayna üzerinde bir ileri geri normal hareket yapacak şekilde bastırarak gezdirdim. Lakin cam yerine mozaikli alet kullanmaktan mıdır, ince grite geçmiş olmaktan mıdır (yüzey pürüzsüzleşmeye başladığından) bilinmez kurşun kalemin eşit şekilde silinmesi beklenirken hiçbir değişiklik olmadı. Belki de küresellik yalan olmuştur bu aynada :) Ronchi Testinde göreceğiz.

Kalem testini geçip, 500 grit Aluminyum Oksiti ılık suda çözdürerek, bir aşındırıcı bulamacı hazırladım (bulamaç = slurry). Bir çay bardağı ılık suya sütten biraz daha yoğun kıvamda olacak şekilde 500 grit SCG ilave edip çalkaladım. Yine 220 ve 320 gritte olduğu gibi 1 saat boyunca çalıştım. 500 griti aynaya ve alete dökmeden evvel de çalkalamam gerekiyor, zira aksi halde grit dibe çöküyor.

Bu arada bir püf noktası: Artık aynamızın pahlı kenarlarına ve yüzeyine elimizi sürmüyoruz. Çünkü, elimizden geçen sıcaklık, aynayı az da olsa genleştirecek ve genleşerek yükselen bu bölgeler, daha çok aşınacak ve daha sonra da ana soğuduğunda çevrelerine göre daha 'çukurda' kalacaklar. Ayrıca, kenar pahı bölgesine dokunmak, kırılmalara da yol açabiliyor aynı şekilde.

Aynam giderek pürüzsüzleşmeye başladı. :)

4 Ağustos 2009 Salı

kuRşuni renkler!!!

0 yorum






Bu aralar Göksel'den Kurşuni Renkler parçasını dinleyip duruyorum.... Sözleri Sezen Aksu, Müziği rahmetli Onno Tunç'a ait. Sezen Aksu bu parçayı sadece 2 kere seslendirmiş.
Dün akşam AY'ı penceremden görünce birkaç fotoğrafını çektim. Bu parça eşliğinde AY'a bakmak, öylecene dalıp gitmek bana bambaşka bir huzuR yaşatıyor.


Fotoğraf detayları:
Teleskop:ATY 2009 teleskobum
Mercek: ATY 2009'da verilen 25 mm
Ay'ın konumu:23 derece
Yer:Beylikdüzü 41 00 4,22 K 28 39 2,11 D 9. kat :)
Tarih: 03 Ağustos 2009
Saat:22:30
Fotoğraf makinası:HP PhotoSmart M417 5MP (flash kapali, macro modda, iso vb bilgileri otomatik)
Afokal yöntem
Picasa3 once ince ayarlardan:vurgulam a ve golgelendirme sonra efektlerden: dereceli tonlama (golge ve kenar yumusakligi) ile isledim.
Kurşuni Renkler
Bir sabah saçlarımı okşayıp da rüzgar
İzlerini sürüp de gidecek beyaz beyaz
Ve güneş aynaya baktığımda çizgilerden
Yeni bir yüz gösterecek üzülerek biraz
Yok olmaz erken daha
Biraz geç kalın ne olur
Hiç hazır değilim henüz
Ne olur baharlarımı bırakın bir süre daha
Tanıdık değil bana güz
Yok olmaz dur
Dur gidemezsin
Gözlerimin rengi dur
Bulutlara dönemezsin
Yok alamazsın
Beni deli zaman
Ömrüme o kurşuni renkleri süremezsin
O gün başka renkte ağaracak biliyorum
Ve zorla değil ya o rengi hiç sevmiyorum
Ne olur sanki biraz daha zaman verseniz
Yıllar öfkenizi hiç mi hiç anlamıyorum


Göksel Kurşuni Renkler
by tmryslyrt

3 Ağustos 2009 Pazartesi

6" birincil ayna yapımı 220 grit aşındırma

0 yorum

Amatör Teleskop Yapımı - 6" ayna 220 grit aşındırma
by NurcanOrtugenGok


Bugün 220 grit SCG (yeşil silisyum karbür) ile devam ettiğim aşındırma işlemininde, aşındırma aleti ile aynanın merkezinin, sürekli üst üste çakışmayıp, aralarında +/- 2 cm kadar uzaklıklar kalacak ve bunun da periyodik ya da sistematik olmayan bir biçimde zaman zaman değişecek şekilde yaptığım 'Normal Hareket' ile devam etim. Ayrıca dışarı taşma miktarını da zaman zaman 1 ila 5 cm arasında değiştirdim, her 7 - 8 harekette bir de ayna ve aleti aynı yönlere ve değişen açılarla çevirdim.


Aşındırıcıların camın yüzeyi altında oluşturdukları hasarı (Sub-surface Damage) en aza indirmek için her bir grit sırasıyla 1 saat boyunca çalıştım. 15 dakika MOT, 15 dakika TOT, 15 dakika MOT ve 15 dakika TOT olmak üzere. Bu sırada 1.85 mm lik sagitta değerim değişmedi. İlk 15 dakika yukarıdaki videoya kaydettiğim şekilde çalıştım. Sonraki 15'er dakikalar ise normal hareketi daha yavaş ve dışarı taşma miktarını azaltarak gerçekleştirdim.

biR teleskop ile neler yapılabilir?

0 yorum
Amatör Teleskop Yapım Çalıştayı'nın (ATY 2009) dördüncü günü 6 Temmuz 2009 pazartesi günü Uğur İkizler hocamızın el yapımı teleskobu ile aklımız cinliğe işleyince bakın neler yaptık???

Tahmin edebiliyor musunuz??

Edemiyorsanız buyrun :)
İşte Sunlight ZIPPO!!!
Çekimde ve yapımda emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ederim :)
Başar Titiz
Cihan Tuğrul Tezcan
Mahmut Tekeş
Onur Atılgan
Taner Cesur
Uğur İkizler
 
Designed by: NewWpThemes | Converted to Blogger by Professional Blogger Templates | Contact | About