II. Amatör Teleskop Yapım Çalıştayı (ATY 2009)
I.Gun. 3 Temmuz 2009 Cuma
Sabah erkenden uyandım. Cihan Tuğrul Tezcan ile güzeeel bir kahvaltı yaptık. Akabinde bavulumu hazırladım. İkimizin de yüreği emininmki diğer katılımcıların da olduğu gibi pır pır idi. Avcılar’dan yol üzerinden Taner Cesur arkadaşımızı da alıp İKÜ’ye doğru yola devam ettik. 13:30 sularında İstanbul Kültür Üniversitesi’nin Ataköy yerleşkesinde idik. Otbüsler 2’de hareket edecekti. O zamana kadar www.gokbilim.com forumundaki arkadaşlarla tanışıp sohbet ettik. Saat 2’de otobuslerimiz bizi bilmediğimiz ama rüya gibi geçecek olan yolculuğa çıkarmak üzere harekete geçti. Yolda bir günün öncesinin de vermiş olduğu yorgunluktan uyuya kalmışım. Gözlerimi açtığımda otobüs Kilyos’a giden ormanlı yolun içinde ilerliyor ve bizi hayallerimize yaklaştırmak üzere adeta süzülüyordu. Saat 16:30 Boğaziçi Üniversitesi Sarıtepe Yurdu’na vardık. Yanımıza herhangi bir su, yiyecek vs almamıştık. Yurtta öğrenci de olmadığı için bu ihtiyaçlarımızı karşılayacağımız kafetaryalar da kapalı idi. Sahile inip su bulmak istedik. Hepimizin dili damağı kurumuş idi. Akşam üzeri olmasına rağmen kavurucu bir sıcak hakim idi. Kendimi Şener Şen’in filmindeki gibi çöllerde buldum birden. Herkes paçasını sıvamış, mayoları ile denizin ve sahilin tadını çıkaran insanların arasında ambiane tabirle sürünerek suya kavuşmak için çaba sarfediyordu. Nihayet çölleri aşıp su bulduk, kana kana su içtik. Yurda geri dönüp aç kurtlar modunda yemek saatini beklemeye başladık. Yemeğimizi yemek üzere çalıştayın yapılacağı alan olan SolarBeach’e gittik. Yemek gelene kadar yanlış hatırlamıyorsam 2 koca tepsi ekmek yedik. Birazını tuza bandık, birazını tepemizdeki kuş pislikleri eşliğinde afiyetle yedik. Orada Gokbilim tisortlerimizle fotograf cektirip herkesi imrendirdik. Yurda geri dönmeden önce şehirde zaruru ihtiyaçlarımız için alışveriş yaptık. Kimisi terlik, kimisi mayo almadığı için bu tarz alışveriş yapanlar da oldu. Yurda geri döndüğümüzde karnımız toktu ve biz sanki yıllardık hasretlik çekiyormuşuz gibi toplaşıp sahile inme gereği hissettik. Sahile inip önce Emre Evren’in dürbünü ile gozlem yaptik. Akabinde kumlara çömüp çember olusturup laylaylom sarki soyledik. Hava serin ve oldukça sakindi. Sanki fırtına öncesi sessizlik vardı.
I.Gun. 3 Temmuz 2009 Cuma
Sabah erkenden uyandım. Cihan Tuğrul Tezcan ile güzeeel bir kahvaltı yaptık. Akabinde bavulumu hazırladım. İkimizin de yüreği emininmki diğer katılımcıların da olduğu gibi pır pır idi. Avcılar’dan yol üzerinden Taner Cesur arkadaşımızı da alıp İKÜ’ye doğru yola devam ettik. 13:30 sularında İstanbul Kültür Üniversitesi’nin Ataköy yerleşkesinde idik. Otbüsler 2’de hareket edecekti. O zamana kadar www.gokbilim.com forumundaki arkadaşlarla tanışıp sohbet ettik. Saat 2’de otobuslerimiz bizi bilmediğimiz ama rüya gibi geçecek olan yolculuğa çıkarmak üzere harekete geçti. Yolda bir günün öncesinin de vermiş olduğu yorgunluktan uyuya kalmışım. Gözlerimi açtığımda otobüs Kilyos’a giden ormanlı yolun içinde ilerliyor ve bizi hayallerimize yaklaştırmak üzere adeta süzülüyordu. Saat 16:30 Boğaziçi Üniversitesi Sarıtepe Yurdu’na vardık. Yanımıza herhangi bir su, yiyecek vs almamıştık. Yurtta öğrenci de olmadığı için bu ihtiyaçlarımızı karşılayacağımız kafetaryalar da kapalı idi. Sahile inip su bulmak istedik. Hepimizin dili damağı kurumuş idi. Akşam üzeri olmasına rağmen kavurucu bir sıcak hakim idi. Kendimi Şener Şen’in filmindeki gibi çöllerde buldum birden. Herkes paçasını sıvamış, mayoları ile denizin ve sahilin tadını çıkaran insanların arasında ambiane tabirle sürünerek suya kavuşmak için çaba sarfediyordu. Nihayet çölleri aşıp su bulduk, kana kana su içtik. Yurda geri dönüp aç kurtlar modunda yemek saatini beklemeye başladık. Yemeğimizi yemek üzere çalıştayın yapılacağı alan olan SolarBeach’e gittik. Yemek gelene kadar yanlış hatırlamıyorsam 2 koca tepsi ekmek yedik. Birazını tuza bandık, birazını tepemizdeki kuş pislikleri eşliğinde afiyetle yedik. Orada Gokbilim tisortlerimizle fotograf cektirip herkesi imrendirdik. Yurda geri dönmeden önce şehirde zaruru ihtiyaçlarımız için alışveriş yaptık. Kimisi terlik, kimisi mayo almadığı için bu tarz alışveriş yapanlar da oldu. Yurda geri döndüğümüzde karnımız toktu ve biz sanki yıllardık hasretlik çekiyormuşuz gibi toplaşıp sahile inme gereği hissettik. Sahile inip önce Emre Evren’in dürbünü ile gozlem yaptik. Akabinde kumlara çömüp çember olusturup laylaylom sarki soyledik. Hava serin ve oldukça sakindi. Sanki fırtına öncesi sessizlik vardı.
II.Gün 4 Temmuz 2009 Cumartesi
Otobüslerimiz 8’de hareket ediyordu. İlk defa bir yurt ortamında, ailemden ayrı, yeni tanıştığım insanlarla aynı odada kalıyordum. Tek bir banyo vardı ve banyo yapmak için sıra beklemek gerekiyordu. Bu yüzden kimi günler sabahın 5’inde kalkıp banyo yaptım. Çalıştayın gerçekleşeceği mekana gittik. Ethem Derman Hocamın 8’i 1 geçe dahi beklemiyordu. Otobisi (Ethem Hoca otobis diyor :)) kaçıran çalıştay alanına sahilden yürüyerek gelmek durumunda kalıyordu. Alana gittiğimizde masalarımızın üzerinde 2’şer tane ayna duruyordu. Her masada 2 kişi çalışacak şekilde düzenlenmişti. Katılımcılar masalara isimlerin hafr sırasına göre yerleştirildi. Oysaki biz gider gitmez gökbilim’deki arkadaşlarla yer kapmıştık. Tabi bu bir işe yaramadı. Hepimiz tıpış tıpış kalkıp harf sıramızın olduğu masaya geçtik. Bugün 80 grid ile kaba aşındırmaya başlandı. Katılımcılar 25şer kişilik 4 gruba ayrıldı ve her gruba bir eğitmen atandı. Bizim grubumuzun eğitimcisi Sevgili Başar Titiz hocamızdı. Boy boy gridlere kimimiz toz, kimimiz tuz, kimimiz karabiber dedik. Zira gridler tuzluk içinde dağıtılmıştı. Aşındırma işlemim gayet iyi ilerledi, hemen hemen tüm katılımcıların ki gibi. İlk gridden sonra Sagitta olcumlemelerine gore asindirmaya devam ettik. Başar Titiz hoca Ferald Wright’a benim aynami “this is the best one” diye tanitinca acayip cok mutlu oldum. Akabinde de Sevgili Barbaros Kurt hoca “daha once de ayna yaptinız mi, gayet iyi gidiyorsunuz” deyince kanat takıp uçasım geldi. Aşındırma işlemine sabah saat 9.5 ta basladik. 6.5’a kadar gırç gırç garç gurç sesleri eşliğinde devam ettik. Aksam oldu, yemeğimizi yedik ve SolarBeach’te düzenlenen Stellarium ve takim yildizlari egitimine katıldık. Dinlediğim şeylerin çoğunu biliyor olmak beni mutlu etti. Gece yarısına geldiğinde uyumak üzere yurda gittik.
III. Gun 5 Temmuz 2009 Pazar
Gece boyunca kulaklarimda girc girc asindirma sesi yankilandi. Bugün CNN Turk'te yayınlanan Sınav Günlüğü programı çalıştay alanımızdan naklen yapıldı. Dolayısı ile bizim çalıştay da canlı yayına çıkmış oldu. Bugün de aşındırma işlemine devam ettik. Bu sefer karabiberin yerini gunes sutu almisti. Kardeşşşş güneş sütünü verir misin sohbetleri çalıştay alanında yankılanıyordu. Zira grid dereceleri artık yükseldiğinden su ile karıştırılmış şekilde kullanılıyordu. Sagitta olculeri (kuresellik ve derinlik) tamam olunca beklemeye gectik. Optik recinemizin kaynamasını bekledik. Bu sırada denizin ve güneşin tadını çıkaran arkadaşlarımız oldu. Ben ise denize girmek yerinde gölge bir yerde çok tatlı bir şekerleme yaptım. Hakikaten bu iyi gelmişti. 2 gün daha aşındırma yapabilirdim, farkında değilmişim ama aslında epey yorulmuşum. Recine kaynayinca kaliplara dokuldu. Böylece Cilalama toolunu hazirladik. Aksam sunum vardi. Gunes sistemimizi rol calismasi ile pekistirdik. Hocalar lap dokmekten bugün bizden daha cok yorulmuşlardı. 20 sn de bir lap dokup resmen seri uretim yaptilar. Gece erken uyumak istedim lakin arkadaşlar Sevgili Ugur İkizler hocamızın el yapımı teleskobu ile gözlem yapmaya gitmişlerdi, dayanamadım, kalkıp pijamalarımı çıkarıp bi güzel sıkıca giyinip ben de koşa koşa gözleme gittim. M13’ü gözlemledik beraberce. Bugün Bloguma ilk resimleri de koydum.
IV. Gun 6 Temmuz 2009 Pazartesi
Yavaş yavaş gün, saat kavramını yitirmeye başlamıştım. Kahve içmeyeli 4 gün olmuştu. Bugun çalıştay alanında kahvyi görünce görmemişler gibi saldırdım. Ama hala Türk Kahvesine özlem çekiyordum. Bugün Cilalamaya gecildi. Seryum oksitlendik bugun. Cilalama asamasinda gozlerim kapanacak gibi olmuştu. Zira cilalama hareketini oldukça yavaş yapmamız gerekiyordu. Kafamı kaldırıp etrafımıza bakabildiğim zamanlar herkesin de benim gibi uyukladığını, otomatiğe bağlı bir şekilde cilalama yaptığını görebiliyordum. Ethem Hocanın katılımcıları toplamak üzere çaldığı düdük ise en sevdiğimiz ses idi. Zira bu ses yemek zamanının geldiğini gösteriyordu. Bugün Uğur İkizler hocamızın çalışma mekanında duran teleskobundan Güneş lekelerini izledik. Daha sonra muzırlık yapıp teleskobu çakmak niyetine kullandık. Güneş ışığının mercekğe yansıyan ışığı ile sigaramı yaktım. Kömür ateşinden daha zevkli olduğunu dahi söyleyebilirim. 4 saatlik cilalama işlemini tamamlayan camını Ronci tetine sokabiliyordu. Ben de ilk testime girdim. Sonuc: cilalamaya devam :) SolarBeach’te yaşanan yemeksel sıkıntılar nedeni ile yemek yeme mekanımızı değiştirdik ve bizi çayır çimene saldılar. Kendin pişir kendin ye tadında bir açık hava lokantasında yiyuecektik artık sabah kahvaltısı, öğlen ve akşam yemeklerimizi. Alanda salıncak ve tahtaravelliler mevcuttu. Hatta hamak da vardı. Ohhhh pek keyifli idi bu yeni yemek yeme mekanımız. Yemekten sonra yurda dönüp 23:00’da Ethem Derman hocamızın “Rakamlarin dili var mı” adli keyifli sunumunu dinledik ve uyumaya gittik. Aslında arkadaşlar hemen hemen her akşam sahile iniyor ve Vampir-Köylü öldürmece oyununu oynuyorlardı. Bana oynamak nasip olmadı zira ben onlar kadar dirençli değildim. Uyuyup dinlenme ihtiyacım daha fazlaca oluyordu.
V. Gun 7 Temmuz 2009 Salı
Artık cidden fiziksel olarak yoruldugumu hissetmeye başlamıştım. Cok dolu dolu ve yogun geciyordu çalıştay. Bu sabah çoook zor uyandim. Aklim dunden beri Altuğ ve Koralp’te idi. Sanırım feci hasretlik çekmeye başlamıştım. Buraya katıldığım için kayınvalide eşime yardımcı olmak üzere Gelibolu’dan kayınpederi yalnız bırakıp gelmişti. Onlara gerçekten çok çok teşekkür ediyorum, bu yardımlarından ötürü. Bu sabah kahvaltıda hepimiz pek mutlu idik zira kahvaltıda domates salatalik ve yumurta vardi. Öğlen ve akşam yemekleri hep et et et idi. Ot yemek istiyordum beeeeeeeeeeen. Bugün ronchi test sonuçlarında çıkan sonuca göre biçimlendirme hareketlerine geçtik. Neredeyse 5-10 dakika biçimlendirme hareketi yapıyor, yarım ila bir saat kuyrukta bekleyip yeniden test ettiriyorduk. Bu süreç bugün bu şekilde devam etti. Hocalarimiz yine bizden cok yoruldu. Akşam üzeri saat 16:00’da Ethem Derman Hocamız düdüğünü öttürdü. Bu seferki düdük yemek değil aynalar bitti sırlanmak üzere gidecek düdüğü idi. Aynası hazır hale gelen paketlenmek üzere Sevgili Nermin İkizler’e teslim etti. Güzelce paketlendiler. Camlarımızdan ayrılmak cidden zor oldu, zira 4 gündür onlarla beraber yatıp kalkıyorduk. Camlarımız bizim bir parçamız olmuştu. Camları sırlatmak üzere İstanbul’a götürmek üzere yola çıkan Başar Hoca ve Uğur Hoca’nın gözlerindeki ışıltı aklından hala gitmiş değildir. 100 tane camcık ayna olup gelecekti. Bu aksam Yard. Doç. Dr. Emre Işık’ın sunusunu izledik. 22:30 da ISS (Uluslararası uzay istasyonu)‘in gecisini ciplak gozle gozlemledik. -3 kadire kadar yukseldi. Jupiterden daha parlakti. Icinde 6 tane astronot yasiyor olduğunu, birinin japon olduğunu öğrendik.. Japonlar 1 hafta boyunca kokmadan islanmadan yasamalarina imkan veren tekstil urununu bulmuşlar ve o an onu test ediyorlardı.
VI. Gün 8 Temmuz 2009 Çarşamba
Bugün kundak montaj günü idi. CNC tezgahtan çıkmış olan kundak parçalarımızı zımparaladık bugün. Hepimiz çok yaşlanmıştık. Zira her yerimiz toza bulanmıştı. Oglene kadar zımparalama işlemi devam etti. Oglumu cok ozledim artik geri donmek istiyordum. Zimpara isi bitince kundagin donen parcalarina ebonystar yapistirdik. Bu kayan parke cinsi gibi birşeydi. Yapistirmak icin bali kullandik. Herkes bugün serhojjj oldu resmen. Yapistirma islemi bitince kundagin sayisini dahi sayamadigim vidalarla montaj isine giristik. Montajda kullanilan aletler tornavida, Allen anahtari, cekic idi. Ama ortada alet edevat sıkıntısı mevcut idi. Fiziki kuvvet isteyen montaj işleminin sonudan yemeklerimizi yeyip akşam yurtta Sevgili Prof. Dr. Orhan Gölbaşı Hocamızın sunusunu izledik.
VII. Gün 9 Temmuz 2009 Perşembe
Bugün kundak montajına devam ettik. Ben bugün biraz kaytardım, zira katılımcılarla roportaj yaptım. Bu yüzden benim montaj işlemleri ile Sevgili Kardeşim Cihan Tuğrul Tezcan ilgilendi. Herkes gerçekten artık yorgun ama bir o kadar mutlu idi. Herkesin mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Ortaya el emeği göz nuru ile birşey çıkarabilmiş olmanın onuru herkesin yüz ifadesine yansımıştı. Kundak montajı tamamlanınca optik tüp montajına geçtik. Birincil ayna tutucusunu zımparalayıp, ikincil ayna tutucusu için örümcek hazırladık. İkincil aynalarımız dağıtıldı. Bu aynalar çok kıymetli idi, zira Türkiye’de üretilmiyor ve Rigel Bulucu dürbünlerimiz gibi yurtdışından getirtilmişti. İkincil ayna ve Rigel Bulucunun kızağını monte ettik. Bugün sırlanmış ve aynba haline gelmiş aynalarımız da dağıtıldı. Ellerimle yaptığım aynada kendime baktım bir süre. Bu inanılmaz gurur verici bir olay idi. Yıllardır hizmet sektöründe çalışmış biri olarak hayatımda ilk defa somut birşey üretiyordum. Ve gerçekten inanılmaz mutlu idim. Eldivenler ile aynalarımızı Ethem Hocamızın masanın üzerine çıkıp dağıttığı masadan teslim aldık ve onun da montaj işlemini gerçekleştirdik. Bazı arkadaşlarımızın aynaları buğulu idi ve bu onların canını sıktı. İstanbul Kültür Üniversitesi’nin katılımcı ve eğitmenler için açmış olduğu ANI DEFTERİ’ne uzun uzun yazı yazdım. Saat 21:00 olmuştu ve henüz yemek yememeiştik. Herkes teleskobunu bitirme derdine düşmüştü. Herkeste tatlı bir yorgunluk hakim idi. Kalan tek şey yıldız testi ve kolimasyon ayarı idi. Nasıl uyduğumu hatırlamıyorum bile.
VIII. Gün 10 Temmuz 2009 Cuma
Bugün III. Amatör Astronomi Sempozyumu için İKÜ’nün Ataköy yerleşkesine gittik. Kokteylden sonra 22:30 sularında yurda döndük. Dönüşte yıldız testimizi yapacaktık lakin kötü hava muhalefeti nedeni ile iptal etmek zorunda kaldık. Bugun kendimi boslukta hissettim. Gunlerdir sergiledigimiz fiziksel efordan sonra bugun herkes oturmaktan yoruldu. Açıkçası sempozyum sırasında ben dahil herkes bir müddet uyudu. 23:00’da ATY ile ilgili sunum vardi. Firtina ve yagmur vardı bugün. Herkeste endise hakim oldu. Acaba yarin konser ve gozlem iptal olur mu diye??? Oglum burnumda tütmeye devam ediyordu.
IX. Gün 11 temmuz 2009 Cumartesi
Kahvaltımızı yapıp çalıştay alanına gittik. Teleskoplar kundaklara yerlestirildi. 100 teleskop yanyana dizildi. Muhtesem bir goruntu idi. Bu tipp bir çalışma gerçekten dünyada ilk idi. Sanirim bir daha bu kadar teleskobu bir arada gormek cok zor olur. Kolimasyon ayari icin teleskoplarimizi bogazi gecmek uzere kilavuz bekleyen koca gemilere cevirdik. Kolimasyon ayarini yapip ilk isigimi saat 13:36'da aldim. Muhtesem bir duygu idi bu!!! Diler4 adli gemiyi gözlemledim ilk olarak. Akşama kadar çoğu arkadaşımız zamanını denizden faydalanarak geçirdi. Ben ise yine uyumayı tercih etmiştim. Aksam oldu. Starfest için konsere gelmeler başlamıştı. Hava kararmaya başlayınca ilk olarak ARCTURUS’un ışığını aldım teleskobumdan. Ve o an gerçekten haklı bi onur ile göğüslerim kabardı. Akabinde saturnu buldum. Albireo ya baktim. Sari-mavi cift yildiz muhteşemdi. Ay ve jupiter de cok guzeldi. Tuğrul kardeşim onca sahne ışıklarının altında Ring Nebula’yı dahi buldu ve onu da gözlemledik, kimse inanmasa da. Halka da gozlem yaptirdim. Yildizlara bakinca hayal kirikligina ugradilar. Oysa onlarda da ayirt edilebilecek oyle detaylar varki. Ay, Saturn ve jupitere baktiklarinda ise aaaaaa harika sesleri cikti ve onlar da mutlu oldular.
SONUÇ:İnsanin kendi emegi ile birsey uretmesi inanilmaz bir duygu. Ve urettigim sey bugun bana emegimin karsiligini verdi.
Otobüslerimiz 8’de hareket ediyordu. İlk defa bir yurt ortamında, ailemden ayrı, yeni tanıştığım insanlarla aynı odada kalıyordum. Tek bir banyo vardı ve banyo yapmak için sıra beklemek gerekiyordu. Bu yüzden kimi günler sabahın 5’inde kalkıp banyo yaptım. Çalıştayın gerçekleşeceği mekana gittik. Ethem Derman Hocamın 8’i 1 geçe dahi beklemiyordu. Otobisi (Ethem Hoca otobis diyor :)) kaçıran çalıştay alanına sahilden yürüyerek gelmek durumunda kalıyordu. Alana gittiğimizde masalarımızın üzerinde 2’şer tane ayna duruyordu. Her masada 2 kişi çalışacak şekilde düzenlenmişti. Katılımcılar masalara isimlerin hafr sırasına göre yerleştirildi. Oysaki biz gider gitmez gökbilim’deki arkadaşlarla yer kapmıştık. Tabi bu bir işe yaramadı. Hepimiz tıpış tıpış kalkıp harf sıramızın olduğu masaya geçtik. Bugün 80 grid ile kaba aşındırmaya başlandı. Katılımcılar 25şer kişilik 4 gruba ayrıldı ve her gruba bir eğitmen atandı. Bizim grubumuzun eğitimcisi Sevgili Başar Titiz hocamızdı. Boy boy gridlere kimimiz toz, kimimiz tuz, kimimiz karabiber dedik. Zira gridler tuzluk içinde dağıtılmıştı. Aşındırma işlemim gayet iyi ilerledi, hemen hemen tüm katılımcıların ki gibi. İlk gridden sonra Sagitta olcumlemelerine gore asindirmaya devam ettik. Başar Titiz hoca Ferald Wright’a benim aynami “this is the best one” diye tanitinca acayip cok mutlu oldum. Akabinde de Sevgili Barbaros Kurt hoca “daha once de ayna yaptinız mi, gayet iyi gidiyorsunuz” deyince kanat takıp uçasım geldi. Aşındırma işlemine sabah saat 9.5 ta basladik. 6.5’a kadar gırç gırç garç gurç sesleri eşliğinde devam ettik. Aksam oldu, yemeğimizi yedik ve SolarBeach’te düzenlenen Stellarium ve takim yildizlari egitimine katıldık. Dinlediğim şeylerin çoğunu biliyor olmak beni mutlu etti. Gece yarısına geldiğinde uyumak üzere yurda gittik.
III. Gun 5 Temmuz 2009 Pazar
Gece boyunca kulaklarimda girc girc asindirma sesi yankilandi. Bugün CNN Turk'te yayınlanan Sınav Günlüğü programı çalıştay alanımızdan naklen yapıldı. Dolayısı ile bizim çalıştay da canlı yayına çıkmış oldu. Bugün de aşındırma işlemine devam ettik. Bu sefer karabiberin yerini gunes sutu almisti. Kardeşşşş güneş sütünü verir misin sohbetleri çalıştay alanında yankılanıyordu. Zira grid dereceleri artık yükseldiğinden su ile karıştırılmış şekilde kullanılıyordu. Sagitta olculeri (kuresellik ve derinlik) tamam olunca beklemeye gectik. Optik recinemizin kaynamasını bekledik. Bu sırada denizin ve güneşin tadını çıkaran arkadaşlarımız oldu. Ben ise denize girmek yerinde gölge bir yerde çok tatlı bir şekerleme yaptım. Hakikaten bu iyi gelmişti. 2 gün daha aşındırma yapabilirdim, farkında değilmişim ama aslında epey yorulmuşum. Recine kaynayinca kaliplara dokuldu. Böylece Cilalama toolunu hazirladik. Aksam sunum vardi. Gunes sistemimizi rol calismasi ile pekistirdik. Hocalar lap dokmekten bugün bizden daha cok yorulmuşlardı. 20 sn de bir lap dokup resmen seri uretim yaptilar. Gece erken uyumak istedim lakin arkadaşlar Sevgili Ugur İkizler hocamızın el yapımı teleskobu ile gözlem yapmaya gitmişlerdi, dayanamadım, kalkıp pijamalarımı çıkarıp bi güzel sıkıca giyinip ben de koşa koşa gözleme gittim. M13’ü gözlemledik beraberce. Bugün Bloguma ilk resimleri de koydum.
IV. Gun 6 Temmuz 2009 Pazartesi
Yavaş yavaş gün, saat kavramını yitirmeye başlamıştım. Kahve içmeyeli 4 gün olmuştu. Bugun çalıştay alanında kahvyi görünce görmemişler gibi saldırdım. Ama hala Türk Kahvesine özlem çekiyordum. Bugün Cilalamaya gecildi. Seryum oksitlendik bugun. Cilalama asamasinda gozlerim kapanacak gibi olmuştu. Zira cilalama hareketini oldukça yavaş yapmamız gerekiyordu. Kafamı kaldırıp etrafımıza bakabildiğim zamanlar herkesin de benim gibi uyukladığını, otomatiğe bağlı bir şekilde cilalama yaptığını görebiliyordum. Ethem Hocanın katılımcıları toplamak üzere çaldığı düdük ise en sevdiğimiz ses idi. Zira bu ses yemek zamanının geldiğini gösteriyordu. Bugün Uğur İkizler hocamızın çalışma mekanında duran teleskobundan Güneş lekelerini izledik. Daha sonra muzırlık yapıp teleskobu çakmak niyetine kullandık. Güneş ışığının mercekğe yansıyan ışığı ile sigaramı yaktım. Kömür ateşinden daha zevkli olduğunu dahi söyleyebilirim. 4 saatlik cilalama işlemini tamamlayan camını Ronci tetine sokabiliyordu. Ben de ilk testime girdim. Sonuc: cilalamaya devam :) SolarBeach’te yaşanan yemeksel sıkıntılar nedeni ile yemek yeme mekanımızı değiştirdik ve bizi çayır çimene saldılar. Kendin pişir kendin ye tadında bir açık hava lokantasında yiyuecektik artık sabah kahvaltısı, öğlen ve akşam yemeklerimizi. Alanda salıncak ve tahtaravelliler mevcuttu. Hatta hamak da vardı. Ohhhh pek keyifli idi bu yeni yemek yeme mekanımız. Yemekten sonra yurda dönüp 23:00’da Ethem Derman hocamızın “Rakamlarin dili var mı” adli keyifli sunumunu dinledik ve uyumaya gittik. Aslında arkadaşlar hemen hemen her akşam sahile iniyor ve Vampir-Köylü öldürmece oyununu oynuyorlardı. Bana oynamak nasip olmadı zira ben onlar kadar dirençli değildim. Uyuyup dinlenme ihtiyacım daha fazlaca oluyordu.
V. Gun 7 Temmuz 2009 Salı
Artık cidden fiziksel olarak yoruldugumu hissetmeye başlamıştım. Cok dolu dolu ve yogun geciyordu çalıştay. Bu sabah çoook zor uyandim. Aklim dunden beri Altuğ ve Koralp’te idi. Sanırım feci hasretlik çekmeye başlamıştım. Buraya katıldığım için kayınvalide eşime yardımcı olmak üzere Gelibolu’dan kayınpederi yalnız bırakıp gelmişti. Onlara gerçekten çok çok teşekkür ediyorum, bu yardımlarından ötürü. Bu sabah kahvaltıda hepimiz pek mutlu idik zira kahvaltıda domates salatalik ve yumurta vardi. Öğlen ve akşam yemekleri hep et et et idi. Ot yemek istiyordum beeeeeeeeeeen. Bugün ronchi test sonuçlarında çıkan sonuca göre biçimlendirme hareketlerine geçtik. Neredeyse 5-10 dakika biçimlendirme hareketi yapıyor, yarım ila bir saat kuyrukta bekleyip yeniden test ettiriyorduk. Bu süreç bugün bu şekilde devam etti. Hocalarimiz yine bizden cok yoruldu. Akşam üzeri saat 16:00’da Ethem Derman Hocamız düdüğünü öttürdü. Bu seferki düdük yemek değil aynalar bitti sırlanmak üzere gidecek düdüğü idi. Aynası hazır hale gelen paketlenmek üzere Sevgili Nermin İkizler’e teslim etti. Güzelce paketlendiler. Camlarımızdan ayrılmak cidden zor oldu, zira 4 gündür onlarla beraber yatıp kalkıyorduk. Camlarımız bizim bir parçamız olmuştu. Camları sırlatmak üzere İstanbul’a götürmek üzere yola çıkan Başar Hoca ve Uğur Hoca’nın gözlerindeki ışıltı aklından hala gitmiş değildir. 100 tane camcık ayna olup gelecekti. Bu aksam Yard. Doç. Dr. Emre Işık’ın sunusunu izledik. 22:30 da ISS (Uluslararası uzay istasyonu)‘in gecisini ciplak gozle gozlemledik. -3 kadire kadar yukseldi. Jupiterden daha parlakti. Icinde 6 tane astronot yasiyor olduğunu, birinin japon olduğunu öğrendik.. Japonlar 1 hafta boyunca kokmadan islanmadan yasamalarina imkan veren tekstil urununu bulmuşlar ve o an onu test ediyorlardı.
VI. Gün 8 Temmuz 2009 Çarşamba
Bugün kundak montaj günü idi. CNC tezgahtan çıkmış olan kundak parçalarımızı zımparaladık bugün. Hepimiz çok yaşlanmıştık. Zira her yerimiz toza bulanmıştı. Oglene kadar zımparalama işlemi devam etti. Oglumu cok ozledim artik geri donmek istiyordum. Zimpara isi bitince kundagin donen parcalarina ebonystar yapistirdik. Bu kayan parke cinsi gibi birşeydi. Yapistirmak icin bali kullandik. Herkes bugün serhojjj oldu resmen. Yapistirma islemi bitince kundagin sayisini dahi sayamadigim vidalarla montaj isine giristik. Montajda kullanilan aletler tornavida, Allen anahtari, cekic idi. Ama ortada alet edevat sıkıntısı mevcut idi. Fiziki kuvvet isteyen montaj işleminin sonudan yemeklerimizi yeyip akşam yurtta Sevgili Prof. Dr. Orhan Gölbaşı Hocamızın sunusunu izledik.
VII. Gün 9 Temmuz 2009 Perşembe
Bugün kundak montajına devam ettik. Ben bugün biraz kaytardım, zira katılımcılarla roportaj yaptım. Bu yüzden benim montaj işlemleri ile Sevgili Kardeşim Cihan Tuğrul Tezcan ilgilendi. Herkes gerçekten artık yorgun ama bir o kadar mutlu idi. Herkesin mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Ortaya el emeği göz nuru ile birşey çıkarabilmiş olmanın onuru herkesin yüz ifadesine yansımıştı. Kundak montajı tamamlanınca optik tüp montajına geçtik. Birincil ayna tutucusunu zımparalayıp, ikincil ayna tutucusu için örümcek hazırladık. İkincil aynalarımız dağıtıldı. Bu aynalar çok kıymetli idi, zira Türkiye’de üretilmiyor ve Rigel Bulucu dürbünlerimiz gibi yurtdışından getirtilmişti. İkincil ayna ve Rigel Bulucunun kızağını monte ettik. Bugün sırlanmış ve aynba haline gelmiş aynalarımız da dağıtıldı. Ellerimle yaptığım aynada kendime baktım bir süre. Bu inanılmaz gurur verici bir olay idi. Yıllardır hizmet sektöründe çalışmış biri olarak hayatımda ilk defa somut birşey üretiyordum. Ve gerçekten inanılmaz mutlu idim. Eldivenler ile aynalarımızı Ethem Hocamızın masanın üzerine çıkıp dağıttığı masadan teslim aldık ve onun da montaj işlemini gerçekleştirdik. Bazı arkadaşlarımızın aynaları buğulu idi ve bu onların canını sıktı. İstanbul Kültür Üniversitesi’nin katılımcı ve eğitmenler için açmış olduğu ANI DEFTERİ’ne uzun uzun yazı yazdım. Saat 21:00 olmuştu ve henüz yemek yememeiştik. Herkes teleskobunu bitirme derdine düşmüştü. Herkeste tatlı bir yorgunluk hakim idi. Kalan tek şey yıldız testi ve kolimasyon ayarı idi. Nasıl uyduğumu hatırlamıyorum bile.
VIII. Gün 10 Temmuz 2009 Cuma
Bugün III. Amatör Astronomi Sempozyumu için İKÜ’nün Ataköy yerleşkesine gittik. Kokteylden sonra 22:30 sularında yurda döndük. Dönüşte yıldız testimizi yapacaktık lakin kötü hava muhalefeti nedeni ile iptal etmek zorunda kaldık. Bugun kendimi boslukta hissettim. Gunlerdir sergiledigimiz fiziksel efordan sonra bugun herkes oturmaktan yoruldu. Açıkçası sempozyum sırasında ben dahil herkes bir müddet uyudu. 23:00’da ATY ile ilgili sunum vardi. Firtina ve yagmur vardı bugün. Herkeste endise hakim oldu. Acaba yarin konser ve gozlem iptal olur mu diye??? Oglum burnumda tütmeye devam ediyordu.
IX. Gün 11 temmuz 2009 Cumartesi
Kahvaltımızı yapıp çalıştay alanına gittik. Teleskoplar kundaklara yerlestirildi. 100 teleskop yanyana dizildi. Muhtesem bir goruntu idi. Bu tipp bir çalışma gerçekten dünyada ilk idi. Sanirim bir daha bu kadar teleskobu bir arada gormek cok zor olur. Kolimasyon ayari icin teleskoplarimizi bogazi gecmek uzere kilavuz bekleyen koca gemilere cevirdik. Kolimasyon ayarini yapip ilk isigimi saat 13:36'da aldim. Muhtesem bir duygu idi bu!!! Diler4 adli gemiyi gözlemledim ilk olarak. Akşama kadar çoğu arkadaşımız zamanını denizden faydalanarak geçirdi. Ben ise yine uyumayı tercih etmiştim. Aksam oldu. Starfest için konsere gelmeler başlamıştı. Hava kararmaya başlayınca ilk olarak ARCTURUS’un ışığını aldım teleskobumdan. Ve o an gerçekten haklı bi onur ile göğüslerim kabardı. Akabinde saturnu buldum. Albireo ya baktim. Sari-mavi cift yildiz muhteşemdi. Ay ve jupiter de cok guzeldi. Tuğrul kardeşim onca sahne ışıklarının altında Ring Nebula’yı dahi buldu ve onu da gözlemledik, kimse inanmasa da. Halka da gozlem yaptirdim. Yildizlara bakinca hayal kirikligina ugradilar. Oysa onlarda da ayirt edilebilecek oyle detaylar varki. Ay, Saturn ve jupitere baktiklarinda ise aaaaaa harika sesleri cikti ve onlar da mutlu oldular.
SONUÇ:İnsanin kendi emegi ile birsey uretmesi inanilmaz bir duygu. Ve urettigim sey bugun bana emegimin karsiligini verdi.
Çalıştayda emeği geçen:
Prof. Dr. M. Ali ALPAR Sabancı Üniversitesi TAD Başkanı
Prof. Dr. Zeki ASLAN İstanbul Kültür Üniversitesi
Prof. Dr. Çetin BOLCAL İstanbul Kültür Üniversitesi
Prof. Dr. Ethem DERMAN Ankara Üniversitesi
Prof. Dr. Orhan GÖLBAŞI İstanbul Kültür Üniversitesi
Prof. Dr. Dursun KOÇER İstanbul Kültür Üniversitesi
Prof. Dr. Füsun LİMBOZ İstanbul Üniversitesi
Prof. Dr. Latif TOPAKTAŞ İstanbul Kültür Üniversitesi
Prof. Dr. Zeynel TUNCA Ege Üniversitesi
Alp AKOĞLU TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi
Gamze MENALİ AAVSO
Haldun MENALİ AAVSO
Yrd. Doç. Dr. Emre IŞIK İstanbul Kültür Üniversitesi
Araş. Gör. Ayşegül F. YELKENCİ İstanbul Kültür Üniversitesi
Araş. Gör. F. Korhan YELKENCİ İstanbul Üniversitesi
Deniz BAĞDAŞ
Yiğit BAĞDAŞ
Lütfi ÇAKMAK
Uğur İKİZLER
Nermin İKİZLER
Barbaros KURT
Şenol ŞANLI
Atilla TINKILIÇ
Enes TINKILIÇ
Başar TİTİZ
Aslıhan TİTİZ
Jerald F. Wright
Rosemary Wright
Sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum.
Prof. Dr. M. Ali ALPAR Sabancı Üniversitesi TAD Başkanı
Prof. Dr. Zeki ASLAN İstanbul Kültür Üniversitesi
Prof. Dr. Çetin BOLCAL İstanbul Kültür Üniversitesi
Prof. Dr. Ethem DERMAN Ankara Üniversitesi
Prof. Dr. Orhan GÖLBAŞI İstanbul Kültür Üniversitesi
Prof. Dr. Dursun KOÇER İstanbul Kültür Üniversitesi
Prof. Dr. Füsun LİMBOZ İstanbul Üniversitesi
Prof. Dr. Latif TOPAKTAŞ İstanbul Kültür Üniversitesi
Prof. Dr. Zeynel TUNCA Ege Üniversitesi
Alp AKOĞLU TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi
Gamze MENALİ AAVSO
Haldun MENALİ AAVSO
Yrd. Doç. Dr. Emre IŞIK İstanbul Kültür Üniversitesi
Araş. Gör. Ayşegül F. YELKENCİ İstanbul Kültür Üniversitesi
Araş. Gör. F. Korhan YELKENCİ İstanbul Üniversitesi
Deniz BAĞDAŞ
Yiğit BAĞDAŞ
Lütfi ÇAKMAK
Uğur İKİZLER
Nermin İKİZLER
Barbaros KURT
Şenol ŞANLI
Atilla TINKILIÇ
Enes TINKILIÇ
Başar TİTİZ
Aslıhan TİTİZ
Jerald F. Wright
Rosemary Wright
Sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder