17 Mayıs 2009 Pazar

AY dünyaya düşeRse



17 mayıs sabahı gözlem yapmak için akşamdan saatimi 4'e kurdum. O sabah Jüpiter Ay yakınlaşması olacak ve Venüs ile Mars’ı gözlemleyeceğim.

Ev o gece dopdolu. Teyzemler, annemler herkes bizde. Heyecandan pek uykum yok. Stellarium’dan gözlem yapacağım gezegenlerin konumlarına baktım epeyce. Aklıma kazıdım. Venüs ve Mars doğu yönünde olacaklar. Belki de dışarı çıkmama gerek kalmadan evin doğu yönünü gören penceresinden gözlem yapma fırsatım olacağı için de ayrıca mutluyum. Sabahın o saatinde dışarı çıkmak az da olsa ürkütüyor çünkü beni.

Sonunda uykum geldi ve yatağıma uzandım. Mars’ın kızıllığını, kahve çekirdeği Jüpiter’in görüntüsünü izleyecek olmanın hayalleri ile uykuya daldım. Sabaha karşı saatim tam 04:00’da çalmaya başladı. Uykusuz olmama rağmen hemencecik uyandım. Heyecanla teleskobuma koştum ve kucakladım.

Havada sanki bir tuhaflık var. Uleyn o kadar erken kalktım ama bu sabah güneş beklenenden erken doğmuş olamaz herhalde, hava neden bu kadar aydınlık falan diye düşünüyorum. 15 katlı bir binanın giriş katında oturuyoruz. Dışarı çıkmadan önce pencereden bir havaya bakayım diyorum. Doğuya bakan pencereye doğru ilerliyorum. Aman tanrım bir de ne göreyim. Mars bütün kızıllığı ile işte tam orada. Ama nasıl yani diyorum. Yav çıplak gözle yıldız gibi görmem gerekmiyor mu bu gezegeni diyorum. Bu daha önceleri de böyle idi de ben bilinçli bakmadım herhalde diye düşünüyorum. Ama neden bu kadar büyük ve yakın, sanki AY gibi diyorum. Gözlerimi ovuşturup tekrar bakıyorum, yanında da kahve çekirdeği Jüpiter.... Diyorum bu işte kesinlikle var bir tuhaflık. Neyse diyorum.

Bir de Ay'a bakayım çıkmadan diyorum. Ay'a bir bakıyorum.... Nasıl parlıyor nasıl parlıyor inanamıyorum... Öyle yakınki.... Sanki elimi uzatsam değeceğim... Sondördün konumunda. Ama onda da bir tuhaflık var. A’yın yarısı sanki parçalanıp kopup düşmüş.... Kalan parçasında da ortada delikler var resmen.... ve parçaların dökülmeye devam ettiğini gözlerimle görebiliyorum.... Düşen parçaları takip ettiğimde birden dünyam kararıyor.....

Binanın her tarafı düşen koca bir ay parçasının altında.... Biz giriş katında olduğumuzdan bizim kata kadar gelmiş ve durmuş.... Dünyanın yarısı Ay'ın düşen o koca parçasının altında kalmış.... bizim ev ise tam sınırda... doğu tarafı normal ama batı tarafı Ay’ın altında kalmış. Ayın yere düşen kısmı böyle sanki kurumuş lav parçası gibi. Gri, sönük, sert.... Ama dokununca puffff sanki kül oluverecekmiş gibi... Evin odalarından sarkıtlar gibi sarkmış vaziyette duruyor. Yavaşca elimi uzatıp dokunuyorum. Buz gibi, tuhaf bir hisle irkiliyor, elimi üzerinde gezdiriyorum. Bu arada evdeki ahali de uyanıyor... Koralp diyorum bak iyiki erken kalkmışım... belki uyanmasa idim belki biz de altında kalacaktık. Üzerimdeki şoku atıp NASA ve TÜBİTAK’a ulaşmaya çalışıyorum. Ama hiçbirşey çalışmıyor. Etrafta kimsecikler yok. 1,5 saat sonra televizyon yayın yapmaya başlıyor.

Ayın düştüğü yerlerden bir dolu haberler.... Ayın düşen kısmı ile fiziki temasa geçenler zehirlenmişler. Ay atmosfere girince zehirli bi parçaya dönüşmüş... Temas eden insanlar sanki aydaki gibi yerçekimi özelliği azalmış gibi ağır aksak hareket eden insanlar haline bürünmüş. Ellerine kollarına bedenlerine hakim olamayan insanlar ortalıkta geziniyor. Büyük tırlarda şişeler içinde dağıtılan şeffaf kırmızı renkli panzehiri alabilmek için kuyruğa girmişler....

Güneş’in doğması ile ortalık aydınlanıyor. O tırlardan bir tanesi de bizim oraya geliyor. Yavaş yavaş insanlar ortaya çıkmaya ve tırın önünde sıraya girmeye başlıyorlar.

Ben de Ay’a temas ettiğim için tıra doğru ilerliyorum. Önce bir testten geçiriliyorum. Lakin test sonucu bende o zehirin izine rastlanmıyor. Tırdaki acayip kıyafetler içindeki yetkililer bir yerleri arıyorlar. Beni bırakmıyorlar. Ailenize haber verin sizi götürmemiz gerekiyor diyorlar. Neden, ne oldu diye paniğe kapılıyorum. Altuğ Kağan’ı ve eşimi görmeme ve vedalaşmama izin veriyorlar.
Ne olduğunu, ne olacağını bilmez bir halde ailemler vedalaşıyorum. NASA amblemi olan bir araç gelip beni alıyor.

Nereye gidiyorum ben????

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Designed by: NewWpThemes | Converted to Blogger by Professional Blogger Templates | Contact | About